anasayfa |


AdresGezgini Sosyal Medya Ekibi

AdresGezgini Sosyal Medya Ekibi

04-05-2011

Levent Ergün den Sosyal Medya Etkileşimli ilk Albüm: Hissetmeden Asla Üzerine

Geçtiğimiz haftalarda ilk albümü "Hissetmeden Asla" ile müzikal geçmişini profesyonelleştiren Levent Ergün ile skype üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik. Yaklaşık 40 dakika süren bu röportaj, sevgili Levent Ergün'ün sosyal medya etkileşimli albümü, müzikal geçmişi ve sosyal medya üzerine keyifli bir sohbeti içeriyor. Röportaja isterseniz sesli isterseniz yazılı olarak erişebilirsiniz.

Kaydı skype üzerinden aldığımız için ses kalitesi konusunda affınıza sığınıyoruz. İyi dinlemeler ve okumalar dileriz!

Işıl Yılmaz: İstersen biraz kendinden bahset. Levent Ergün kimdir? Neler yaptı bu zamana kadar?

Levent Ergün: Antalyalıyım. Doğum olarak olmasa da burada büyüdüm. Müzik de her zaman vardı. Orta okulda başladı, gitar çalarak. Çok ekstrem bir hikaye yok aslında. Antalya Anadolu Lisesi’nde okudum ben, grubumuz vardı. Pilav günü konserleri ile başlayan, müzik odasına gizlice girmeyle devam eden bir süreçti. Lise’den üniversiteye kendini taşıyan albüm yapma hayallerim vardı.

Sonra ODTÜ’de öğrencilik dönemimde Şenol Talınlı’dan şan dersleri aldım. Şenol Hoca, benim pop müzikle ilgilenmeme karşıydı ama bana yanlış bildiklerimi düzeltmem adına çok yardımcı oldu. Fakat biliyorsunuz o eğitim her zaman devam etmesi gereken bir şey. Ne yazık ki ODTÜ’den sonra devam edemedim.  Okul bittikten sonra Amerika’ya gittim. Yaklaşık 5 sene San Francisco’da kaldım. Dolayısıyla müzikal yaşantım kesintiye uğradı, çok entegre olamadım o dönemde. San Francisco’nun müzik yaşantıma tek katkısı beste yapmam oldu.

Işıl Yılmaz: Farklı gruplar dinleyebilmişsindir belki.

Levent Ergün: Tabii tabii. Bir de San Francisco’nun çok şairane bir havası var. Şehrin körfeze bakan yokuş sonları insana şiir yazma ilhamı veriyor. Dünyada en sevdiğim şehirlerden biridir.

Işıl Yılmaz: Neden döndün peki?

Levent Ergün: Dönmeyi her zaman düşünüyordum. Yengeç burcu olmamın getirdiği bir şey olsa gerek, aileme, evime çok bağlıyım. Amerika çok uzak, sadece uçak 18 saat sürüyordu. Daha fazla uzakta kalmak istemedim.

Işıl Yılmaz: Kültür olarak da uzak herhalde?

Levent Ergün: Ben seviyordum ya, biraz asimile olmuştum. Ama ben şu ana kadar yaptığım seçimlerden memnunum. 5 yıl kaldım orada, 2007’de Türkiye’ye döndüm.

Işıl Yılmaz: Döndükten sonra hemen başladın mı albüm çalışmalarına? Nasıl aklına geldi albüm yapmak?

Levent Ergün: “Hadi Yine Gel” isimli şarkı ile başladı aslında her şey. Herkes onu çok beğendi ve bana albüm yapma motivasyonunu vermeye başladılar. Önceden beri görüştüğüm bir grubum vardı. Onlarla toplandık. Hadi Yine Gel dahil 3 şarkılık bir demo yaptık ve kapı kapı gezdik diyebilirim. Fakat grup içi dinamiğini anlamak ve bir grup idare etmek çok zor. Biz de sonunda kendi içimizde o enerjiyi yakalayamadığımıza karar verip yollarımızı ayırdık. Sonra ben birkaç beste daha yaptım ve şarkıları toparladık. Taşoda Kayıt Stüdyosu’nda prodüktör, Badem’in vokali  Mustafa Kemal Öztürk ile beraber albümü düzenledik.

Işıl Yılmaz: Amerika sonrası, albüm öncesi bir bar çalışman oldu mu? Piyasayı nasıl tanıdın?

Levent Ergün: Aslında biz bar grubu değiliz. Bar piyasasında da sorsanız Levent Ergün adını kimse bilmez. Ama albüm öncesinde ısınma turu diyelim, ayda birkaç kez çıktık.

Işıl Yılmaz: Albümün sosyal medya ile entegrasyonu hakkında konuşalım istersen biraz.

Levent Ergün: Sosyal medya ile ilgili bir şeyler her zaman yapmak istiyorduk. Çünkü sosyal medyanın öne çıktığı malum. Eskiden televizyon, radyo gibi platformlar vardı ama şimdi internetten dolayı oluşan farklı mecralar var ve kullanımı herkese açık. Üstelik x bir isim YouTube’a video ekleyip birkaç gün içinde popüler olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Dolayısıyla sosyal medyayı es geçemezdik. Bora’nın firması MedyaSOS ile reklam yönetimi konusunda çalışmaya başladık. Albüm tanıtımı adına birkaç şey yaptık. Ama bunun sınırlarını ilerleyen dönemlerde geliştireceğiz.

MedyaSOS’un faydasını çok gördük ve görmeye de devam edeceğiz diye düşünüyorum. Örneğin, bir web sitesi hazırladık ama aslında bunu bir web sitesi değil de bir “gateway” olarak düşünmek gerekiyor. Hayranların bana ulaşabilecekleri sosyal ağların linkleri yer alıyor sitemde. İlerleyen dönemlerde farklı linkler de ekleyeceğiz.

Işıl Yılmaz: Blog tutuyor musun?

Levent Ergün: Hayır, blog tutmuyorum. Ben sosyal medyaya biraz daha işlevsel bakıyorum ve blogun yaptığı işlevi kendi adıma gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. Facebook, Myspace gibi platformlarda oldukça fazla içerik paylaşıyorum.

Işıl Yılmaz: Albüm çıkmadan önce sosyal ağları nasıl kullanıyordun? Örneğin Myspace’de kendi kitlen var mıydı? Orada 2-3 dakika da olsa kendi bestelerini paylaşıyor muydun?

Levent Ergün: Grubum varken paylaşıyorduk ama ben şahsi olarak paylaşmıyorum. Yapım gereği, bir şey olana kadar onu kimseye söylememe taraftarıyım.

Işıl Yılmaz: Sosyal medyanın gelişmesi hiç kuşkusuz sanatçıların da çok faydasına oldu. Sen nasıl değerlendiriyorsun bu gelişmeyi?

Levent Ergün: Sanatçıların amacı, haklarında konuşulmasını sağlamak. Geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle. Bu bir pazarlama stratejisi hiç kuşkusuz. Günümüzde Facebook, Twitter gibi ağlar söz konusu olunca artıkbu platformlarda bir heyecan yaratılıyor. Ama ben her videosunu YouTube’a ekleyenin de milyonlarca insan tarafından izleyeneceğine inanmıyorum. Önümüzde bir Justin Bieber örneği var. Çocuk hakikaten yetenekli. Sosyal medya platformları onun keşfedilmesini kolaylaştırıyor. Bir şarkıcının ya da sanatçının takipçilerinin az olması onun daha az yetenekli olduğunu göstermez.

Işıl Yılmaz: Bu biraz şeye de denk geliyor sanki: “Seni kaç kişi takip ediyor? Seni kim takip ediyor?”

Levent Ergün: Evet. Şöyle örneklendireyim; albümde şarkıların gördüğü ilgi seviyesi farklı farklı oluyor. Öyle bir şarkı oluyor ki herkes ondan bahsediyor, çok ilgi görüyor. “Vahşi Kısrak” şarkısı mesela, alt yapısı biraz daha batıya yakın, ve etrafımızdaki herkes bu şarkıdan bahsediyor. Ama bu şunu anlatmıyor: “Evet, sen buna klip çek, bu şarkıyı öne çıkart çünkü Türkiye bunu duymak istiyor”. Sadece etrafımdaki arkadaşlarım bunu seviyorlar, onlar tarafından ilgi görüyor. Bu neresinden baktığına bağlı aslında. Ben kaliteyi tercih ederim. Sayıda önemli tabii.

Işıl Yılmaz: Evet, pazarlama açısından sayı önemli ama neyi pazarladığına bağlı tabii. Senin yaptığın müzikle ilgilenmeyen x kişisi bir süre sonra seni takipten çıkarırsa bu bir kayıp olmamalı.

Levent Ergün: Benim de öyle bir sosyal ağ yönetim sıkıntım var.

Işıl Yılmaz: Biraz önce Justin Bieber’dan bahsetmiştin. Bunun tam karşısında da Rebecca Black vakası var. Bunu nasıl değerlendiriyorsun.

Levent Ergün: Bu tip şeyler geliyor ve geçiyor yani, o şekilde değerlendirmek lazım. Tatlı bir anı olarak kalabilir, belki “slang” sözlüklere “Friday” deyim olarak yerleşir. Bu tamamen popüler kültürün bir öğesi.

Işıl Yılmaz: Sen, kişi olarak ne tarz müzik dinliyorsun? Daha sözlü müzik mi yoksa daha pop alt yapılı müzik mi dinliyorsun?

Levent Ergün: Bu aralar dinlemekten en keyif aldığım kişi Rihanna ve Katy Perry. Ama çok sınıflandıramıyorum ne dinlediğimi. Popüler olan her şeyi dinliyorum, sevsem de sevmesem de, Serdar Ortaç bile dinliyorum. Ben buradan, öğrenilecek bir şeyler varsa onları çıkartmaya çalışıyorum.

Sektöre bakmak lazım, kim ne yapıyor? Neden başarılı?

Işıl Yılmaz: Yani, iyi kötü her şeyi takip etmeye çalışıyorsun. Peki sosyal medyada kimleri takip ediyorsun? Bu, benim için çok önemli dediğin biri var mı?

Levent Ergün: Sanırım yok ya. Twitter’da tanımadığım insanları takip ediyorum, çünkü oranın kültürü biraz tanımadıklarını takip etmeyle ilgili. Tanıdığın insanlarla zaten konuşuyorsun. Yeni fikirler edinmek, öğrenmek için Twitter müthiş bir platform.

levent-erg-2

Sektörü de kolaylıkla takip edebiliyorsun Twitter sayesinde ama aforizma yazanları, kelime oyunu yapanları çok takip etmiyorum. Beni bir noktadan sonra baydı artık. Bana şöyle geliyor; Twitter’ı kullanan herkes belli bir evrimleşme sürecinden geçiyor. İlk adım ünlü birinin özlü sözünü paylaşmak, kelime oyunu yapmak.İkinci adım, şimdi ne yapıyorum onu paylaşmak. Sonra bunun bir karması oluyor. Üçüncü adımda da kendini bulmuş oluyor, kişi.

Işıl Yılmaz: Sosyal medya takibi yapıyor musun?

Levent Ergün: İlgilendiğim konuları, albümle ilgili konuşulanları takip ediyorum. Hakkımda konuşulanları izlemek hoşuma gidiyor.

Işıl Yılmaz: Bu kişilerle iletişime geçiyor musun?

Levent Ergün: Hadi Yine Gel diye bir twitter hesabı oluşturmuştuk. Bu hesabı şarkının sözlerini kullanan kişileri takip etmek için kullandık. Tabii şimdi biraz atıl durumda ama yakın zamanda tekrar aktif olacağız. Bir de beni takip edenleri, ben illa ki takip ediyorum yani. Sorulara cevap veriyorum kendi hesabımda.

Işıl Yılmaz: Yani seni her takibe alanı takip ediyorsun diyebilir miyiz?

Levent Ergün: Sen özelinde evet.

Işıl Yılmaz: Hayır yani beni de takipten çıkaracak mısın? (Gülüşmeler)

Levent Ergün: Hayır, hayır. O albüm çıkarmayla ya da ünlü olmayla alakalı değil, “self-validation” durumu, kendini değerli hissetme ve değerli gösterme çabası.Hepimizde var yani bu durum. Çok genelleme yapmak durumu saptırabilir tabii, kendini takip edenleri yönetemiyordur o zaman izlemeden çıkarır gibi. Ama ben takipçi sayıları ile bir statü ortaya koymanın değerine inanmıyorum. Benim için orada ne yapıyorum, istediğimi alabiliyor muyum, bu önemli.

Tabii şunu da itiraf etmem gerekir ki sosyal medyada var olduğum ilk gün bu mentaliteye ulaşmadım. Zaman aldı, biraz.(Gülüşmeler)

Işıl Yılmaz: Albümle ilgili bundan sonraki planların nedir?

Levent Ergün: 1 ay falan oldu albüm çıkalı. Bir iki klip daha çekmek istiyorum ben. Çünkü ilk albüm çıktığı zaman önce piyasadan reddedilir, bu da kim, kimin nesi diye. Zamanla insanlar tarzınızı anlar falan. O yüzden albümün tanıtımına odaklanacağız. Mayıs ayında İstanbul’da bir konserimiz daha olacak. Sonra sonbahar için program yapacağız.

Işıl Yılmaz: Son olarak biraz albümün içeriği ile ilgili bilgi verebilir misin? Yavaş şarkılardan mı oluşuyor?

Levent Ergün: Genel olarak albümün temposu güzel bence. Hızlı ve orta tempolu şarkılar var. 3 tane slow şarkı var, modern şarkılar yapmaya çalıştık. Çok alaturka değil. Ben albümü pop diye sınıflandırıyorum. Normalde herhangi bir pop kanalında ya da radyosunda çalabilecek şarkılar. “Nefes Alamıyorum” adlı şarkı biraz daha rock soundlu ama soft rock diyebiliriz. Yani bir pop şarkıcısının söyleyebileceği türde bir rock şarkısı. Dinlemeni tavsiye ederim yani.

Işıl Yılmaz: Bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ederiz, Levent. AdresGezgini olarak yeni albümünde başarılar diliyoruz.

Levent Ergün: Ben teşekkür ederim.

YORUMLAR

YORUM YAZIN

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

25-11-2010

Hindistan dan bir Başarı Hikayesi: Karma ve Google AdWords...

Google AdWords kullanarak kısa zamanda kendi başarı hikayenizi yaratabilir, hedef kitlenize anında...

Hindistan dan bir Başarı Hikayesi: Karma ve Google AdWords

11-10-2013

Nielsen TV Twitter Ölçüm Sistemi Analizlerine Başladı...

Dünyaca ünlü bilgi ve ölçüm şirketi Nielsen, Twitter’la uzun yıllar sürmesi planlanan bir anlaşma yaptı....

Nielsen TV Twitter Ölçüm Sistemi Analizlerine Başladı

28-02-2020

Google Harita Kayıtları Hakkında Bilgilendirme...

Yıllık/aylık kullanım ücreti bulunmayan Google servisleri için yıllık ücret talep etmek son yıllarda yaygın...

Google Harita Kayıtları Hakkında Bilgilendirme